14 Kasım 2015 Cumartesi

    İşte beni her okuduğumda ağlatan güzel cümle. Aslında Münire o an ne hissetmesi gerektiğini bilmiyor, duyguları ile bir kaos halinde. Sanki kendi yaşadığını bu satırlarla bana da yaşatıyor.
     Bu Cemil Bey'in veda cümlesi ve sonra araya giren yirmi beş yıl. Koca yirmi beş yıl içerisinde ne bir mektup, ne de bir haber. Merak, hasret, özlem, kırgınlık, kızgınlık ve daha ne hallere bürünmüştür Münire. Ancak Cemil Bey geri gelir diye de beklemiştir ama nasıl gelir onu da hiç düşünmemiş.
     Cemil Bey geldi, geldi gelmesine de öyle bir yerde, öyle bir zamanda, öyle bir halde geldi ki Münire'yi yıktı geçti. Evli, ruhu yaslanmış, yoksul bir haldeydi. Münire alışık değil ki onun bu hallerine ne yapsın tanıyamadı sevdiğini. Ama tek isteği onu bu ruhu yorgun adam olarak hatırlamamaktı.

   Yoruldular , yaşlandılar , çok sevdiler , özlediler , kayboldular ama sonucunda kavuşamadılar. Fakat bir kere bile vazgeçmediler. Onların hikâyesindeki ana fikir ise "Nikah birine , gönül ebediye düştü." oldu.
    Bu şarkı ise Cüneyt ERGÜN' ün seslendirdiği , klibini ise Cesaretin Var Mı Aşka filminden aldığı bir eser. İki hafta önce kitabın daha başlarındayım okurken müzik açtım. Müzikler sıra sıra çalıyordu ve sonra bu şarkıya geldi tam şarkıda
 "Sen yaz saati uygulaması
  Ben kış saati
  Ortak bir takvimimiz bile olmadı
  Seni bir saat ileri almışlar
  Beni bir saat geri
  Bu zamanlar yoksa bize düşman mı?"
sözlerinin okunduğu anda ise bende kitapta onların birleşmelerine kaderin karşı olduğuna dair bir sahneyi okuyordum. O günden beri ne zaman bu şarkıyı dinlesem aklıma bu kitap gelir.

      Sanırım artık veda vakti geldi. Gerçekten bu kitabı okurken çok keyif aldım. Bloğum için gif yaparken , resim ararken falan hepsi çok güzeldi. Umarım iyi bir iş çıkarmışımdır ve anlatımımdan memnun kalmışsınızdır. Görüşmek üzere yeni bir blogta buluşmak dileğiyle.

1 yorum: